3 Şubat 2014 Pazartesi

ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ...

Geçen hafta annemlere kalmaya gittim. Anneannemle annemler aynı apartmanda oturuyorlar hadi bir kahve içiyim dedim ve ondan sonra kendimi anneannemin antika değerindeki fincanlarını dedemin 1950 yılından kalma radyosunu fotoğraflarını çekerken buldum...

 
O gün kahveme annem ve teyzem eşlik etti...tabiki dedemin radyosunun bu karede olması en büyük şansımdı. Kahvemi yudumlarken içimden yanlış zamanda yaşıyorum dedim mi valla dedim eskilerin rengi, havası acaba biz yaşlandığımızda evlatlarımız da bu zamanlar için diyebilecek mi?
Umarım derler tek isteğim bu açıkçası...
 
Kahvemi bitirdikten sonra anneannemin en çok sevdiğim fotoğraf albüme bakarken o günden hatıra kalsın istedim ve benim gözümden bunlar çıktı...
 
 
 yıl 1957 anneannem ve dedem
 
 
anneannemin çeyizinden likör takımı nerdeyse 60 yıllık... 
Benim çocukluğumun en unutulmaz karelerinin çekildiği fotoğraf makinesi..
 

 
 
Anneanneme sorduğumda dikiş makinesini ben 78 yaşındayım;bana 14 yaşındayken alındı dedi ve gerisini ağlayarak anlattı...Neler yapmış sabırla, hiç sıkılmadan severek...
Okuduğu okulları gittiği kursları..
Makas hediye eden öğretmenini,belki her makası elime aldığımda dinlemişimdir bu hikayeyi...
Bazen unutup tekrardan anlatsa da  off anneanne desek te tekrardan hayata azimle tutunan bir gerçek var karşımızda...
 
Her efeyi gördüğünde yavrumm diye ağlayan, beni terliksiz görünce kızım ayağına terlik giy diyen,ve yemek yesene anneanne dediğimizde de ağzım acı zehir gibi diyip bahane uydursa da biz onu çok ama seviyoruzzz... İyikide bizimle:)
 
Ve son olarak Hayat çok acımasız hiç bize sormadan ansızın istediğini yapıyor ben bu anılarla dolu kareleri çekerken efeyi,doğmamış belki de kardeşini düşünerek bu anları anılara dönüştürdüm.
 
TEK SEBEBİ HEP AKLIMIZDA KALSIN DİYE...

 
sevgilerimle fotoğrafcıanne...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder